Wet n Wild Megalast Rujlar

wet n wild megalast rujlar

GÜNCELLEME 2019: WET’N’ WILD ARTIK CRUELTY FREE BİR MARKA DEĞİL.

Madem kontur paletiyle birlikte bindik bir alamete, biraz da Wet n Wild’la devam edelim. Bu markayı özellikle seviyorum çünkü evet, hem uygun fiyatlı hem de cruelty free -ki bu nadir görülen bir ikilidir. Ama rujlarına olan düşkünlüğüm bir başka. Özellikle Megalast serisini diyorum, diğer rujların pek bir olayı yok zira. Neyse. Hemen her zevke hitap eden, günümüze uygun, kısaca güzel renkler yarattıkları için Wet n Wild’ı tebrik ediyor, yanaklarından öpüyorum. Ne kadar uygun fiyatlı olduklarını söylemiş miydim?

Biraz abartıp bu rujların mini koleksiyonunu yapmış bulundum yıllar içinde. Bol fotoğraflı ve görece uzun yazılı bir post yine ellerinizden öper. Zaten beni ne kadar uğraştırdığı birkaç haftalık yokluğumdan anlaşılıyordur.




Yapısı ve dokusu

Mat dokulu, opak rujlar bunlar. Mat dediysem öyle yeni nesil likit rujlar kadar “masmat” görünümleri yok. Eninde sonunda klasik ruj işte, ışıltılı ya da şeffaf olmadığı için mat deyip geçiyoruz. Tabii bu kadar pigmentli olunca biraz daha kremsi bir yapısı olduğunu varsayıyorsun ama öyle yağ gibi kaydığı söylenemez. ilk denediğimde sürümünün bu kadar sert olmasına epey şaşırdığımı hatırlıyorum. Yine de öyle aman aman zorluk çıkarmıyor, tek sürüşte rengini vermesinin avantajı olsa gerek. Birazcık dikkatli ve yavaş sürüldü mü sonuçlar şahane. Belki de bu yüzden çoğunda dudak kalemi ihtiyacı hissetmiyorum. Bilirsiniz, bazı rujlar nude olsa dahi kalemle çerçeveleme gerektirir. İşte bu onlardan değil.

Kalıcılığı ve performansı

Ruj seçerken hemen herkesin kriterlerinde bulunan o meseleye geleyim. Evet, dudağı kurutuyor. Karda kışta bol pürüzlü dudaklarınız varsa bunları belirginleştirebilir ama garip bir şekilde rahatsız edici de görünmüyor. Daha kötülerini nemlendirici iddialı rujlarda görmek bile mümkün. Rujun altına balm sürerek kurutması önlenebilir ama o zaman mat duruşunu kaybediyor, birkaç saatte uçuyor.

Uçma derken, çoğu pigmentli rujlar gibi Megalast serisi de gayet kalıcı. Aslında rengine göre değişiyor bu durum. Koyu tonlar bir öğün yemek yiyene kadar çıkmıyor. Hatta kızıl-pembe renkler dudakta hafif iz bırakıyor. Nude renkler birşeyler içince solgunlaşıyor ama tamamen silinmiyor. Dudaktan güzel çıktığı için de seviyorum bu rujları. Öyle dudağın içinden yok olmaya başlayıp çerçeve halinde kalmıyor. En azından bende böyle oldu. Çok koyu renklerini denemediğimi hatırlatırım yalnız.

Bir de oraya buraya bulaşma eğiliminde. Eğer kağıt bardakta kahve falan içtiyseniz öyle bir iz bırakıyor ki bütün rujunuzu oracıkta bıraktığınızı düşünüyorsunuz. Halbuki neredeyse kıpırdamamış bir halde dudağınızda bekliyor kendisi.

Negatif yönleri

Her şeyin bir bedeli var elbette. Gratis’te satılan en ucuz rujlardan bahsediyoruz, yerli markalar dahil. İlla ki bir takım sıkıntılar olacak. Mesela benim en çok sinirime dokunan özelliği kapları. Dandik diye kestirip atmam dandikliğe haksızlık olur, bunlar sanki kullanışsız olsun diye özellikle tasarlanmışlar. Ruj tüpten içeri tamamen girmediği için kapağına, orasına burasına bulaşıyor mutlaka. Bir de kapaklar saydam olmasın mı? Kirli görünmesini at bir tarafa, dikkatli olmadığın zaman ruja zarar vermek işten bile değil. Zaten pek narinler, bir tanesinin sürekli yerinden çıkıp yere düştüğünü hatırlıyorum. Ben düzeltmeye çalıştıkça sanki üstünde büyü varmışçasına başı felaketten kurtulmadı. Kaderi çöp oldu, yazık.

Cruelty-free ve Vegan mı?

Wet n Wild, Peta sertifikalı hayvanlar üzerinde test etmeyen bir marka. Müşterilerine vegan ürünlerinin listesini de hazırlamışlar, şurada bulunabilir. Megalast serisindeki 900-919 arası numaralandırılmış rujların vegan olduğu belirtilmiş. Aşağıdaki renkler de 900’lü serinin içinde yer alıyor.

En eğlenceli kısma, fotoğraflara geçelim. Yukarıdaki kol swatchlarında renklerin daha doğru yansıdığını belirteyim yalnız. Dudak swatchlarını duruşu daha net göstermek amacıyla koydum. Portre çekerken ışık vb öğeler değişkenlik gösterebileceğinden dolayı daha farklı tonlar ortaya çıkmış olabilir. Ayrıca fotoğrafları farklı dönemlerde çektiğim için elimdeki tüm rujları aşağıda göremeyebilirsiniz. Bunun sebebi Bare It All ve Coraline renklerini yakın bir zamanda almış olmam.

Just Peachy: Şeftaliler benim bebeğim. Bu ruj hariç. Yazıya kötü bir başlangıç yapıyorum belki ama en az sevdiğim renklerden biri de bu. Sürdüğümde yüzümdeki lekeleri, renk eşitsizliklerini ortaya çıkarıyor gibi hissediyorum. Beyaz alt tonlu açık şeftali tonları bunu sık sık yapıyor zaten. Çok özel bir göz makyajı yaptığımda ya da bir değişiklik istersem ancak kullanabilirim sanırım.

In the Flesh: Meeh… diyecektim ama garip bir şekilde en çok kullandığım ruj bu. Neden sevmediğin şeyleri sürüyorsun manyak mısın, deseniz haklısınız vallahi. Bu rujun olayı daha adından belli. Dudak rengini çok iyi taklit eden, ne fazla pembe ne de fazla kahverengi sayılabilecek, doğal bir tonu var. Ve doğal duruşlu rujlar benim yaşama sevincimi (eğer varsa böyle bir şey) köreltiyor resmen. Yine de markete, oraya buraya çıkacaksam dudağıma şöyle bir pıt pıt yaparak sürüyorum bunu, suratımdaki ölü toprağını atıyorum. Ne kadar karşı olursak olalım hepimizi bekleyen son “yokmuş gibi görünen makyaj” galiba.

Spiked with Rum: İşte favorim! Bir sürü kırmızı rujum var ama bu başka. Hafif kirli, kahveye bakan, soğuk bir tonu var. Capcanlı kırmızılardan bıkanlar için orjinal denebilecek türde bir renk. Üstelik sürümü diğerlerinden daha kolay, duruşu daha güzel, kalıcılığı daha iyi. Megalast serisinin kraliçesi bile diyebilirim, hatta gönlümün de.

Mocha-licious: Gratis’te gördüğümde ayılıp bayıldığım ama eve gelip dudağımda denediğimde biraz hayal kırıklığına uğradığım bir ruj bu. Son dönemin kahverengi tonlu ruj trendini sadece likit mat rujlarda kendime yakıştırdığıma karar verdim. Klasik rujlarda kahve tonları beni cansız gösteriyor, ki gençliğimden beri uzak durmamın sebebi de bu. Fotoğrafta garip bir şekilde fena durmamış. Gerçek hayattaysa aynı renkte bir dudak kalemiyle kurtarabiliyorum ancak. Yani pek pratik değil benim için. Ama bu kısmı biraz kişiye kalmış, çok seveni çıkacağını tahmin edebiliyorum.

Ravin’ Raisin: İddialı rujları çok iyi taşıyan bir arkadaşım var. Bu rengi de onda enfes durduğu için aldım ama bende vasat göründü. Orjinalinde fotoğraftakinden daha koyu. Mor ağırlıklı, hafif grilik içeren, canlı bir mürdüm rengi. Eğlenceli bir ton, kızlarla buluşup dedikodu yapmak için ideal. Biraz yamalı uygulanıyor. Çoğu mor ruj gibi bu da dudak kalemi istiyor.

Sugar Plum Fairy: Bir başka eğlenceli renkle kapatalım. Bu ruj seneler önce Wet n Wild’dan yaptığım ilk alışverişten kalma. Hala kalbimdeki yerini korumaya da devam ediyor, eskisi kadar sık kullanmasam da. Mora dönük, canlı bir magenta bu. Ama öyle neon değil, günlük kullanılabilir bana sorarsanız. Mac Rebel rujuna dupe olarak gösteriliyor. Aynı zamanda Megalast serisinde hafif parlaklık-ıslaklık içeren nadir rujlardan biri sanıyorum. Silindikten sonra dudakta iz bırakıyor -ama iyi anlamda. Adı gibi şeker bu ruju sürün, sürdürün.