Ne zamandır saçlarıma pek ellemiyordum, gerek boya, gerek kesim, gerek şekil olarak. Kendimce tutturduğum pratik düzen bana yetti yetmesine ama görünümünden çabuk sıkılan biz sorunlu tipler illa ki başka arayışlarda bulunacak işte. Hele kahverengi diplerim uzayıp pek aynaya bakılmayası görüntü yaratınca canıma tak etti. Aklımda binbir türlü başka renkler ve modeller olmasına rağmen boyasız saçıma herhangi bir işlem yapmaya mecbur bıraktırmayacak, düzenimi en az bozacak değişiklikten yana karar kıldım: Manic Panic’in cruelty free ve vegan boyalarından Vampire Red.
Bu boyalar genelde doğal saç rengi tonlarında olmuyor, bilen bilir. Her skaladan parlak ve neon renkler üretiyorlar. Aynı zamanda açıcı, amonyak vs içermediği için saçın orjinal rengini de değiştirmiyorlar. Tabii bunun bir de dezavantajı var. Ambalajındaki o güzelim canlı renkleri elde etmek için önce orjinal saçın mümkün olduğunca açık tonlara açılması gerekiyor. Ancak bazı renkler var ki ortalama kahverengi boyasız saçta kendini gösterebiliyor -eğer fosforlu ve belirgin bir renk elde etme gibi endişeleriniz yoksa. Kızıl, koyu mavi ve yeşil, siyah boyaları, herhangi bir işlem görmeden de tutabilen renkler kategorisine koyabiliriz sanırım.
Vampire Red, benim özellikle tercih ettiğim bir kızıl. Manic Panic’in diğer kırmızılarına göre biraz daha koyu tonda ama benim amacım zaten saçımdaki kahve tonunu biraz kızıllıkla örtmekti. Çok yüksek beklentilerim yoktu yani Bir de çok mora kaçmadan daha mavi/soğuk alt tonlu bir kızıl istiyordum ki Vampire Red bunun için en uygunu.
Temiz ve kuru saçımın tümünü boyanın kavanozundan fırçayla alarak uyguladım. Başka herhangi bir kimyasalla karıştırmadım. İçinde açıcı bulunmadığı için en az 1 saat bekletmekte bir problem görmedim (ambalajında 30 dakika ve üstü yazıyor). Ayrıca görüldüğü üzre 2 kutu almıştım ama orta boy saç için 1 tanesi rahatlıkla yetiyor. Gür ve çok uzun saçlı arkadaşların, hele hele bütünüyle eşit bir parlak renk elde etmek için 2 kutu almaları akıllıca olur.
Yalnız pek dillendirilmese de resmen işkenceye dönüşen bir yıkama evresi var, düşman başına. Yaklaşık 5-6 yıl önce Jeans Color’ın (Manic Panic benzeri boyalar üreten bir marka) kızılında da benzer şeyleri yaşamıştım ama insan unutuyor, seçici hafıza işte. İlk yıkamada banyonun devasa miktarda boya ile kaplanmasını, vücudumda saçıma yakın her yerde pembe izler belirmesini tecrübe ettim YİNE. Sonraki 10 yıkamada da banyonun aynasından paspasına her yer yavaş yavaş kızıla boyandı. Sevdiğiniz yastık kılıfları ve bluzlarınıza bir bakmışsınız tabii ki lekeli. Bunlar kışın oluyor, şimdi, yaza girmişken, her daim oramdan buramdan ter akarken kafamda bu boya olduğunu düşünemiyorum. İğneli tabuta sokmuşlar da delinip kanıyormuşum gibi boya akıtırım herhalde. Hiç açılmamış o 2. kutuyu da çöpe atmak istemem tabii. Sonbaharın kendimi güçlü hissettiğim bir döneminde boya tazelemeyi göze alırım diye tahmin ediyorum.
Vampire Red ile ne gibi sonuçlar elde ettim?
Saçımı ilk boyadığım halini ve 3 ay sonraki akmış halini paylaşıyorum. “Öncesi” fotoğrafı yok ama. Ben yine de kısaca bahsedeyim. Boyamadan önceki saçımda bir sürü karman çorman renk vardı: diplerimden çıkmış orjinal saçım (küllü kahverengi), uçlarda yıllar öncesinden kalma akıp açılmış sarılar, yüzümün yan tarafında açıcıyla açtığım bir tutam açık sarı. Bu açık sarının üzerine canlı ve parlak kırmızı bir renk tuttu. Kendi kahverengi saçımda ise şarap rengine dönük bir ton oluşturdu. İki rengi de beğendim ama canlı kırmızı kaldıracak dönemimde değilim hiç, o yüzden çabuk akmasına sevindim.
Manic Panic ürünleri hayvanlar üzerinde test edilmiyor, çoğu da vegan. Vampire Red’i ben Köstebek şubelerinden aldım ama manicpanicturkiye.com‘dan Türkiye’nin çoğu yerine gönderim yapıldığını tahmin ediyorum. O zamanlar fiyatları 42 liraydı ama her şeye olduğu gibi bu boyalara da zam geldi sanırım. Manic Panic’in şu açıcılarını da ülkemizde satmaya başlasalar da cruelty free açıcı arayışlarında helak olmasak.
İlgilenenler için, daha önceki Manic Panic deneyimlerim hakkındaki yazılar burada ve şurada.